19 Haziran 2009 Cuma

İnsan,Doğa,Hayvanlar,Aşk ve Müzik..




Atatürk'den bir hatıra...

Gazi, çiftliğinde dolaşıp hava alırken oldukça yaşlı bir kadına rastladı.
Atatürk attan inerek bu ihtiyar kadının yanına sokuldu."Merhaba nine."
Kadın Ata'nın yüzüne bakarak hafif bir sesle"Merhaba" dedi.
"Nereden gelip nereye gidiyorsun?Kadın şöyle bir duralayıp,"Neden sordun ki," dedi.
"Buraların saabısı mısın? Yoksa bekçisi mi?"Paşa gülümsedi.
"Ne sahibiyim ne de bekçisiyim nine. Bu topraklar Türk milletinin malıdır."
"Buranın bekçisi de Türk milletinin kendisidir. Şimdi nereden gelip nereye
gittiğini söyleyecek misin?"
Kadın başını salladı."Tabii söyleyeceğim,ben Sincan'ın köylerindenim bey, otun güç bittiği, atın geç yetişdiği,kavruk köylerinden birindeyim. Bizim muhtar bana bilet aldı.trene bindirdi, kodum Angara'ya geldim."
"Muhtar niçin Ankara'ya gönderdi seni? "Gazi Paşamızı görmem için.Başını pek ağrıttım da... Benim iki oğlum gavur harbinde şehit üştü. Memleketi gavurdan kurtaran kişiyi bir kez görmeden ölmeyeyim diye hep dua ettim durdum.Rüyalarıma girdi Gazi Paşa. Bende gün demeyip mıhtara anlatınca,o da bana bilet alıverip saldı Angaraya, giceleyin geldimdi. Yolu neyi de bilemediğimden işte ağşamdan belli böyle kendimi ordan oraya vurup duruyom bey."
"Senin Gazi Paşa'dan başka bir isteğin var mı?
Kadının birden yüzü sertleşti."Tövbe de bey, tövbe de!"
Daha ne isteyebilirim ki... O bizim Vatanımızı gurtardı."
Bizi düşmanın elinden kurtardı.Şehitlerimizin mezarlarını
onlara çiğnetmedi daha ne isteyebilirim ondan?"Onun sayesinde şimdi istediğimiz gibi yaşıyoruz. Şunun bunun gavur dölünün köpeği olmaktan onun sayesinde
kurtulmadık mı? Buralara bir defa yüzünü görmek,
ona sağol paşam! Demek için düştüm. Onu görmeden ölürsem
gözlerim açık gidecek. Sen efendi bir adama benziyon,
bana bir yardım ediver de Gazi Paşayı bulacağım yeri deyiver."
Atatürk'ün gözleri dolu dolu olmuştu, çok duygulandığı
her halinden belliydi.Bana dönerek,
"Görüyorsun ya Gökçen, işte bu bizim insanımızdır...
Benim köylüm, benim vefalı Türk anamdır bu."
Attan indim.Yaşlı kadının elini tuttum "anacığım" dedim, "sen gökte aradığınıyerde buldun,
rüyalarını süsleyen, seni buralara kadar koşturan Gazi Paşa yani Atatürk işte karşında duruyor."
Köylü kadın bu sözleri duyunca şaşkına döndü.Elindeki değneği yere fırlatıp, Atatürk'ün ellerine sarıldı.

Görülecek bir manzaraydı bu.Ikisi de ağlıyordu.

Iki Türk insanı biri kurtarıcı, biri kurtarılan, ana oğul gibi
sarmaş dolaş ağlıyorlardı. Yaşlı kadın belki on defa öptü atanın ellerini.

Ata da onun ellerini öptü. Sonra heybesinden küçük bir paket çıkarttı.
Daha doğrusu beze sarılmış bir köy peyniri. Bunu Atatürk'e uzattı;"
Tek ineğimin sütünden kendi ellerimle yaptım Gazi Paşa,
bunu sana hediye getirdim. Seversen gene yapıp getiririm.
Paşa hemen orada bezi açıp peyniri yedi. Çok beğendiğini söyledi.
Sonra birlikte köşke kadar gittik.Oradakilere şu emri verdi;
"Bu anamızı alın burada iki gün konuk edin.Sonra köyüne götürün.
Giderken de kendisine üç inek verin benim armağanım olsun."

Sabiha Gökçen'den alınmıştır.

18 Haziran 2009 Perşembe

Bir Keyif Hali ki

Öyle bir ruh halindeyim ki şu anda;
Sakin olmak bir yana,mutlu olmak diğer yana.
Charlie Chaplin(Şarlo);Ölümsüz eseri,sahne ışıkları
(Limelight)'nın son perdesinde,kendi sahne
yaşamının -ki bir palyaçodur-sonuna geldiğini
fark ederek sahneye, ölümün eşiğinden kurtardığı
güzel bir kızı balerin olarak çıkartır ve aşağıda bulacağınız
muhteşem şarkı çalmaya başlar.
Şarkı çalar ve kız dans ederek yaşama dönerken,
palyaço dans ederken düştüğü yerden,
O'na fark ettirmemeğe çalışarak kalkmaya çabalamakta
ve kıza yeniden sunduğu yaşamın yeşermesini görmektedir,
böylece kızı izlerken yavaşça yaşamdan ayrılır.
Öylesine büyük bir sanat eseri ki;sanki yaşam o esere hak verdirmek
için elinden geleni yapıyor,aynen diğer nitelikteki eserlerde
olduğu gibi...
Sevdiklerimize,sevdiğimize mutlaka elimizden gelen en güzel
desteği,yüreğimizi verelim,karşılık beklemeyelim.İçinde
olduğumuz zamanda zor belki, ama yine de olanaksız değil.

Get this widget | Track details | eSnips Social DNA

17 Haziran 2009 Çarşamba

Aşkı yaşamak


Son bir haftadır yaşamak benim için gerçek bir güzellik kaynağı oldu
Nereden bilebilirdim ki,o güzel,o benim için paslanmış duyguya
yeniden kavuşacağımı...Sanki yıllarca bir mağarada yaşayıp
sonra yeniden gün ışığına çıkmış gibiyim. Bunca sevinç,bunca mutluluk;
Allahım bunca acıdan sonra,O'na kavuşmak...
Yalvarıyorum sana,bizi ayırma...




16 Haziran 2009 Salı

Yaşamak için Yaşamak

Bir Fransız atasözü var,Claude Lelouch bu özdeyişi,filme dönüştürmüştü;

"Vivre pour Vivre" ...Yaşamak için Yaşamak.. Oysa öyle mi?

Yaşamak için yaşat,olmalı......

15 Haziran 2009 Pazartesi

İnsan Ruhu Çiçeklere mi benzer? (Yolculuk günlüğü 2)




Evet,insan ruhu çiçeklere benzer,hele sevgi ile dolduğunuz,
bunca zaman özlediğiniz sevdiğinize kavuşmuş,buna inanmaz bir halde el ele
dolaşmış ve o güzelim yüreği hissetmişseniz eğer,
seven insan ruhu çiçeklere benzer.
Dün;yaşam,benim için Alanya'da yeniden başladı.
Bugünü,"yaşadığımız o harikulade günü gördüğümüz için
Allaha şükreden sevdiğim ile paylaştım.
Birbirimizin eksik olan yarısını bulduğumuza emin olarak
Alanya sokaklarında dolaştık,bakalım ne denli özlemişiz
ve özleyeceğiz diyerek kısa süreler de birbirimizden uzaklaştık
bilinçli olarak,ama ne mümkün? O sokaklar daraldı,
o yollar üzerine basılmaz cehennem taşları oldular sanki.
Hemen kaybettiğimizi düşündüğümüz o bir an'ı bile
telafi edebilmek için koşa koşa birbirimize geldik,
aman Allahım,o ne güzel bir duyguydu bakmak,
içercesine bakmak.
Sonra gittik bir çay bahçesinde oturduk uzun süre ..
Bir ara başını göğsüme yasladı;bana "sen anlat"dedi,
"dinlemek istiyorum seni." 14.07.2009 gününün saat 14.45'inde....
Onca sevdiğim ama şimdi artık O'nsuz yapamayacağım o zarif,
düşünceli,güzel,zeki,fedakar ve beni seven kadına
bir kadın ve bir erkeğin öyküsünü anlattım.
Bizim öykümüzü... O ana değin yaşattığımız,oluşturduğumuz öykümüzü...
Dinledi,anlattım. Dinledi,anlattım.
Sonra kalkıp yürüdük tekrar Alanya sokaklarında,
bir tarafta deniz,bir tarafta satıcılar ve yolun ortasında ikimiz...
Yaşam kolkola girmiş,yürüyor...
Şehrin içinden yürüdük,sonra dik sokaklara girdik,
kaybolurmuşuz ne gam..
Bulacak olanlar birbirini bulmuş,yollarında yürümeye başlamışlar ya...
Bana bir zamanlar buralara geldiğini,kayalı bir park
veya plaj olduğunu söyledi,araştırdık,bulduk
ama ne insanlar o insanlar,ne de o yer artık o eski yer...
Elimi öyle sıkıyordu ki yukarılardan bakarken,bir zamanlar uğradığı yere.
Sustum ve O'nu izledim,bana sırtı dönük,bakıyordu
sanki geride kalmış ve artık bundan sonra da kalacak olan
o kötü,acı dolu,boş geçen günlere..
Bunu kendisine söyledim ve gördüm ki;
o duygular,o acılar, bir gözyaşı damlası içinde akıp gittiler.
Sonra;sonra bıraktık kendimizi yollara(bizim yolumuz nasıl belli)
sokaklara, yürüdük,yürüdük,yürüdük.
O yolun sonunun bizi geçici olarak ayıracağını
bilerek.Ama olsundu,biz biraraya gelmiştik işte.Bundan sonrası vız gelirdi.
Çok ama çok zor dakikalardan sonra beni bineceğim otobüs durağının
yakınlarına getirdi ve bıraktı..Sonra da durağın tam karşı köşesindeki
pastahaneye giderek,araç gelip beni alana dek bekledi.:):)
Gönlünün ışıkları bir yakıp,bir söndürerek ve ben de
o ışıklara elim ile,başım ile selam vererek.
İyi ki;iyi ki diyorum O'nu sevdim,İyi ki Kısmet'im o çıktı karşıma,
iyi ki var..
Seni Seviyorum Canım Seni Çok Seviyorum.

14 Haziran 2009 Pazar

Buradan sonsuza Bir Yolculuğun Getirdikleri ...

Bugün 14 Haziran 2009 ..Şu an saat 20.10
Oysa ben çok uzaklardan,Antalya'ya yaptığım
bir yolculuktan geriye dönüyorum. Yaşamımın en
güzel ve anlamlı hediyesini alarak.Sevdiğim ile o günü paylaşmaktan dönüyorum.
Öylesine mutlu ve huzur doluyum ki,bunu yeniden doğmuş bir adamın
açıklaması olarak kabul edebilirsiniz.Evet,çok ama çok uzun zamandır
karşı karşıya gelemediğim sevdiğimin elini bugün tutmak,en sonunda
O'nunla aynı yolda yürümek kısmet oldu..
Hani beni yaşama bağladığını söylediğim o kendi güzel,
Yüreği güzel kadın var ya işte kendisinden söz ettiğim hanım O....
Kısmet'te daha güzel ne olabilir ki..
Birlikte olduğumuz,paylaştığımız yaşamımın en güzel gününü bu satırlara aktarmak istiyorum.
Yaklaşık 12 saatlik bir yolculuktan sonra sabahın yedisinde Antalya'da buluşacağımız otobüs durağına geldim ve bir de baktım ki,karşıdan gülümseyerek geliyor.
Yüreğim nasıl da çıkmadı yerinden ve gözümden gelen o müthiş yaş,
nasıl da beni bir anda olduğum adamdan çıkarıp bir anda yeni bir
insana,seven bir insana dönüştürdü,anlayabilmiş değilim...
Bana sarıldığı an öyle bir titriyordu ki,şu an hala kendimde
hissedebiliyorum ve bu,bir erkeğin algılayabileceği en güzel
duygu olsa gerek..
Sevmek,sevilmek ne kadar güzel imiş.Hem de BURADAN SONSUZ'a.